Muhalefet partileri için en rahat seçim..
Cumhur İttifaka’nın iki ortağı AK Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi Kayseri örgütleri arasından “Su” sızmıyor.
AK Parti İl Başkanı Fatih Üzüm, MHP İl Başkanı Seyit Demirezen, Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç her fırsatta yan yana gelip sohbet edip ortak yürütülecek olan çalışmalar hakkında görüş alış verişinde bulunup Kayseri’nin çeşitli sorunlarını birlikte değerlendiriyorlar.
Geçtiğimiz hafta, Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı Seyit Demirezen ve bir gurup yönetim kurulu üyesi, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç ve AK Parti İl Başkanı Fatih Üzüm ile birlikte AK Parti İl Merkezi’nde bir araya geldi.
Biliyorsunuz, her iki siyasi parti il başkanı yeni göreve başlamıştı.
Bu ziyaret, bir nezaket ziyareti gibi düşünülebilirdi.
İlk etapta, böyle bakabilir, “Karşılıklı nezaket ziyareti” gibi değerlendirebilirsiniz.
Ziyaret, ittifak ortakları arasındaki uyumlu çalışmanın ve önümüzdeki yerel seçimlerde birlikte hareket edileceğinin ilk sinyallerini vermesi açısından önemi büyüktü.
AK Parti İl Merkezi’ndeki bu ziyaretin, ittifakın büyük ortağının evinde yapılıyor olması kadar, yaklaşan yerel seçimler öncesi bir araya gelmeleri de dikkat çekiciydi.
Kapılar kapandıktan sonra ne konuşmuşlardı?
Muhtemelen, Kayseri’nin sorunları ile ilgili konuları ele alıp, hangi konularda nasıl işbirliği yapılabilir gibi konular tartışılmıştır.
Toplantı, AK Parti İl Başkanlığı Binası’nda yapılmasına rağmen, İl Başkanı Fatih Üzüm’den daha çok Başkan Büyükkılıç’ın evinde yapılıyor gibiydi.
MHP’li konukları, başkan Büyükkılıç karşıladı, başkanlık odasına Büyükkılıç götürdü ve oturma düzeni de Büyükkılıç ve konuklarına göre tasarlanmıştı. Fatih Üzüm, bir kenarda sessiz bir bekleyiş içinde konuşmlaarı gözlemekle yetindi. Görüşmelere pek müdahil olmadığı, katılmadığı ifade edildi.
Ya, yerel seçimler..
Bu seçimler AK Parti için ne kadar önemli ise, Milliyetçi Hareket Partisi içinde o kadar büyük önem taşıyor.
MHP, Türkiye’de en güçlü olduğu il olan Kayseri’de, küçük ilçeleri değil, nüfusun yoğun olduğu, vatandaşla yakın temas kurabileceği, hizmetini daha geniş kitlelere tanıtabileceği yahut gösterebileceği önemli merkezleri yönetmek istiyor. Talas gibi, Melikgazi gibi ilçelerde MHP hem güçlü, hem de oy oranı yüksek. MHP çevrelerinde bu iki ilçe yoğun konuşuluyor.
Bu nedenle, bu seçimlerde kilit parti MHP olacak.
AK Parti, MHP’nin gücü olmadan, karşısına çıkacak bir muhalefet ittifakına karşı kaybetmeyi göze almak istemiyor. Bütün ilçeleri, ittifak olarak kazanmanın hesaplarını yapıyor.
Bu nedenle de, bu tür ziyaretler ve görüşmeler önem kazanıyor.
Karşılıklı gönül almaların ardından, muhakkak ki, yerel seçimler masaya geliyordur.
Başkan Memduh Büyükkılıç, görüşmenin ardından, “AK Parti’de Cumhur İttifakı Buluşması” başlığı ile bir basın bildirisi yayınladı.
Karşılıklı iltifat sözlerinin yer aldığı bu açıklamada Büyükkılıç, Yerel seçimler konusuna hiç değinmeden, “Kent merkezindeki çalışmalarını aralıksız sürdürürken, diğer yandan Cumhur İttifakı ile uyum kültürü içerisinde çalışıyoruz. Şehrimiz için birlik ve beraberlik içinde durmadan yorulmadan çalışmalarımıza devam ettiğimiz başkanlarımıza teşekkür ederim. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi daim etsin” şeklinde, dayanışma mesajları içeren bir bülten yayınladı.
16 ilçenin 16’sını da kazanmayı hedefledikleri ima eden Büyükkılıç, “Bu ilçelerimizde, kimseyi ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, dayanışma içerisinde yatırımları ve hizmetleri aralıksız sürdüreceğiz. Bize verdikleri destek ve katkılar için MHP yönetimine teşekkür ederim” diyerek, karşılıklı görüşmelerin önümüzdeki günlerde devam edeceğine işaret etti.
MHP İl Başkanı Demirezen, ziyaretten sonra herhangi bir açıklama yapmadı, sadece, “Bir nezaket ziyareti” demekle yetindi.
Öyle görünüyor ki, karşılıklı görüşmeler sıklaşacak ve belediye başkan adaylarının belirlenmesi sürecinde de gidip gelinecek.
Ak Parti, MHP ile ilişkilerini güçlendirme peşinde koşarken, peki muhalefet partileri ne yapıyor?
Ortada ne parti var, ne aday var, ne de adaylık için yola çıkan bir isim. .
Onlar, “Kiminle ittifak yapalım, kiminle yapmayalım, tek başımıza katılalım” diye dursun, Cumhur İttifakı Kayseri’de seçimlere çok rahat gidecek ve malum sonuç ortaya çıkacak.
Öyle görünüyor ki, muhalefet 31 Mart’ı aklından çıkarmış.
“Nasıl olsa kaybettik” diyerek, bir kenara çekilip seçimleri rahat koltuklarından izlemeyi tercih edecekler gibi görünüyorlar.
CHP’si, İYİ’si, diğer muhalefet partileri, bu seçimlerde AK Parti ve MHP sayesinde “Rahat” bir seçim dönemi geçirecek.
Koşturmaca yok, çalışma yok, afiş asma derdi yok, çarşı- pazar dolaşma yok, dert anlatma, dert dinleme yok, aday yok, birisi aday olsa bile sadece adı var..
Ne güzel bir seçim dönemi değil mi?
Yan gel yat, sonra da İl başkanı, yönetim kurulu üyesiyim diye dolaş dur. Ne parti, ne seçim. En azından bir unvanınız var, O da size yeter.
Muhalefetin durumu işte böyle bir şey..
Eh ne denir, iyi oturmalar, iyi günler, kolaylıklar, rahatlıklar size..
AK Parti, bu tabloyu görüp rehavete kapılırsa, Kayseri’nin vay haline.
HIZLI TREN GELMEZ Mİ OLA..
DÜDÜĞÜNÜ ÇALMAZ MI OLA..
Önceki gün, Ankara- Konya arasında “Hızlı Tren” ile kısa bir yolculuk yaptım.
Gerçekten önemli bir hizmet. Lüks, konforlu, rahat ve keyifli bir seyahat.
Bir yahut iki saatte bir karşılıklı olarak Ankara-Konya, Konya -Ankara arasında seferler düzenleniyor.
Bilet bulmak imkansız gibi.
Zira, insanlar bu lüks ve konforlu yolculuktan keyif alıyor,güvenle gidiuyor, güvenle geliyor. Konyalılara, bırakın otobüsü, bedava uçak yolculuğu verseler, inanın insanların tamamı “Hızlı Tren”i tercih eder.
Hepimiz bu ülkenin insanlarıyız.
Hepimiz aynı vergileri ödüyor, vatandaşlık görevlerimizi eksiksiz yerine getiriyor, buna karşılık, devletten aynı kalitede ve eşit hizmet bekliyoruz.
Ama nerede?
Konya, Eskişehir, İstanbul, bırakın devletin diğer imkanlarını, sadece ve sadece “Hızlı Tren” hizmeti ile bizi ezip geçiyor. Biz hep onları gerilerden takip edip duruyoruz.
Oysa, Konya’da, Eskişehir’de yaşayan vatandaşlarımızla aramızda ne fark var?
Aynı vergiyi veriyor, aynı okullarda okuyor, birlikte askere gidiyoruz.
Bu tren yolculuğunun ardından, yıllardır “Yılan Hikayesi”ne dönen hızlı tren konusunun Kayseri için ne kadar önemli ve acil ihtiyaç olduğunu çok daha iyi kavradım.
Bu lüksten, bu konfordan, bu rahat yolculuktan “Kayseri halkı neden yararlanmıyor, yararlanamıyor?” diye için için hayıflandım.
…………………….
Bu seyahatin düşündüklerinden sonra, geçtiğim hafta Kazım Yücel’in, “Mizahi Eleştiri” yazısını konu edip kaleme aldığım ancak yayınlayamadığım “Hızlı Tren gelmez mi ola, düdüğünü çalmaz mı ola” başlıklı yazıyı vakit geçirmeden bu sütunlara taşıma gereği duydum.
………………………..
Hızlı tren ne zaman Türkiye’nin gündemine girdi,
Kayseri’de de o günden bu yana, ”Hızlı Tren” tartışması sürüp gidiyor.
Her seçim döneminde siyasetçiler kürsüye çıkıp, “Kayseri’ye hızlı treni getireceğiz” diyerek umut dağıtıp oyları topluyor.
Bir sonraki seçimde, “İhaleye çıktı, en kısa zamanda hızlı tren meselesi bitecek” diyenler oldu.
Olmadı, bir daha ileri gidip, “Temelini atıyoruz” diyerek, nerede çekildiği bile bilinmeyen fotoğraflar basına dağıtıldı.
Velhasıl, tam bir “Yılan Hikayesi” gibi..
Hızlı Tren Projesi, siyasetçilerin dilinde “Yılan Hikayesi”ne döndü.
Mikrofonu eline geçiren, kürsüye çıkıp mikrofonu düzelttikten sonra cebinden notlarını çıkarıp vatandaşa seslenen bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları ağız birliği içinde, “Koro” halinde, “Hızlı Treni Kayseri’ye geitireceğiz” diye seslerini yükseltip adeta haykırdılar.
Yıllar yılları kovaladı, ne hızlı trenden, ne de otobandan ses çıkmadı.
Bu günlerde, kimsenin ağzından “Çıt” çıkmıyor.
Ortada, ne bir proje, ne de devletin yatırım programın da, ”Kayseri- Ankara Hızlı Tren Hattı Yatırımı” diye bir fasıl var.
Yok, yok, yok..
Artık, bu konuda umutlar tükenmek üzere..
Ankara- Sivas hızlı Tren Hattı’na giriş yapıp, Yerköy’den Kayseri’ye uzanacak 130 kilometrelik tren hattı hayal gibi.
Hele hele, enflasyonun giderek tırmandığı bu günlerde devletin büyük yatırımlar için para ayırması imkansız. Devlet, özellikle kamu yatırımlarını kısarak, üretimi, istihdamı ve ihracatı düşünürken, böyle bir yatırım için kaynak ayırması mümkün görünmüyor.
Bu nedenle, bu hayallerimizi uzun bir süre ertelemek zorunda kalacağız.
Siyasiler, artık bu konuda insanlara umut verecek açıklamalardan uzak durmalı, “Yalancı siyasetçi” tipinden, “Gerçekçi, doğruları olduğu gibi aktaran” politikacı tipine geçiş yapmalıdırlar.
“Laf olsun beri gelsin, biraz daha oyalayalım” şeklindeki davranışlardan uzak durup, kendisine ve sözüne güvenilir politikacı elbisesi giymelidirler.
Hızlı Tren Hikayesi, o kadar uzadı ki, konuya dikkat çekmek ve “Hızlı Tren” sözü verenleri eleştirmek için “Mizahi hikayeler” üretiliyor, alay ediliyor.
Kayseri siyasetinin en popüler isimlerinden birisi İYİ Partili Kazım Yücel’dir.
Milletvekili adayı oldu, Belediye Meclis Üyesi seçildi, siyaset yelpazesinin hemen her alanında görev aldı.
Kazım Yücel, dayanamamış, “Hızlı Tren” konusuna dikkat çekmek ve iktidarı eleştirmek için mizahi bir yol bulmuş.
Cumhuriyet Meydanı’na çıkan Kazım Yücel, daha önce kurgulandığı anlaşılan bir protesto eylemi gerçekleştirir.
Durakta bekleyen bir kişinin yanına yanaşır.
“-Özür dilerim, dikkatimi çekti. Saatlerdir buradasınız, ne bekliyorsunuz.” diye sorar.
Şahıs, “Ne bekleyeceğim kardeşim. Tabii ki Hızlı Tren bekliyorum” karşılığını verir.
Bu diyalog, kamera ile görüntülenir ve basında ve sosyal medyada paylaşılır.
Kazım Yücel, yaptığı protesto eylemi ile i ilgili olarak, “Ne yapayım. Ağzımızla kuş tutsak, adamlar dönüp bakmıyor. Yıllardır, hızlı tren konusunu gündeme taşıyorum. Kimsenin harekete geçtiği, duyduğu bile yok. Bende son çare mizahın gücünü kullanıp, vatandaşın dikkatini çekmek istedim” diyor ve bakın, “Hızlı Tren” konusunda neler söylüyor.
“Kayseri’nin günahı ne? Her seçim dönemin de Kayserililer neden kandırılıyor? Hani, nerede hızlı tren? Temeli atılıp da arkası gelmeyen hızlı tren hikayesinden bıktı artık…
KAYSERİLİLER HALA HIZLI TREN BEKLİYOR
Mizahtan başka çaremiz kalmadı. Vatandaşlar her seçim döneminde siyasilerden,
bakanlarnan, milletvekillerinden, bürokratlardan, başbakanlardan ve Cumhurbaşkanından
hep hızlı tren hikayesi dinledi. Kayserili, 2011 yılından beri çok etkili isimlerden hızlı tren gelecek söylemlerini duydu ve bunlara hep alkış tuttu. Zor durumda kalan siyasiler de hayali kendilerini alkışlattılar. Temelin üzerinden kaç yıl geçti ve hala vatandaş burada hızlı tren bekliyor. Biz hızlı treni beklerken, Ankara-Konya, Ankara- İstanbul, Ankara’dan İzmir’e hızlı tren hayata geçiyor. Ve Ankara’dan Sivas’a hızlı tren gider oldu. Kayseri’nin günahı ne? Her seçim döneminde Kayserilileri neden kandırıyorsunuz? Hani, nerede hızlı tren? Efendim biz kararları aldık, bunun planlamasını yaptık gibi değil artık. Temel attınız .Bu temeli attınız madem, bu temel Yerköy’e doğru neden gitmiyor?
Demek ki yapılmayacak, demek ki bütçeniz yok! Demek ki kandırıyorsunuz bu halkı! Bak vatandaş geliyor buraya. İroni de yapsa hızlı tren bekliyor. Hakkı değil mi? Tam 12 yıl oldu. 12 yıldır ortada sadece bir temel var. Ankara- Sivas arası hızlı tren hayata geçti. Ben, hükümetin verdiği sözleri yerine getirmediğini dönem dönem hatırlattım. Bir dönem Binali Yıldırım, o kadar projemiz var ki, bunların hayata geçmesi için toplu törenler yapıyoruz. Bunların hepsini açmaya vaktimiz yok diyordu. Yapmadığınız şeyin ne vakti olacak?”
PADİŞAHLI GÖNDERME
Kazım Yücel, açıklamalarını bir padişah hikayesi ile süsleyip sona erdiriyor.
“Söz verip de sözünü yerine getirmeyen ve nöbetçi askerin ölümüne neden olan bir padişah varmış. Padişah, kalenin etrafında gezerken, soğukta tir tir titreyen bir nöbetçi görüyor. Padişah , “Üşüyorsun” diyor. Nöbetçi, “Hayır efendim ben alışkınım” diye karşılık veriyor. Padişah , “Olsun ben sana bir ceket göndereceğim, yoksa donarsın” diyerek nöbetçinin yanından ayrılıp sarayına dönüyor ve askere verdiği sözü unutuyor. .
Sabah olunca askere verdiği sözü hatırlıyor. Askerin durumunu öğrenmek için bir kişiyi kalenin surlarına gönderiyor. Arkasından da kendisi gidiyor, Bakıyor ki, asker donarak ölmüş.
İYİ Partili Kazım Yücel, bu hikayeyi Kayseri’nin hızlı tren hikayesine bağlayıp, “Bizde, padişahın sözünü geç yerine getirmesi gibi, hızlı treni beklerken ölüp gideceğiz. Nitekim, hızlı treni görmeden gözleri açık gidenler oldu. Hiç olmazsa onları hatırlayın” diyerek kangren haline gelen “Hızlı Tren Macerasını” hatırlatıp canlı tutmaya çalışıyor.
Padişahın söz verip, “Ceket Göndereceğim” dediği ceketi beklerken ölen nöbetçi asker gibi, öyle sanıyorum ki bizlerde, “Hızlı Treni” beklerken ölüp gideceğiz..
Hadi, biz gittik, bizim çocuklarda göremeyecek gibi..
……………………….