GÖÇ VEREN DEĞİL GÖÇ ALAN BİR İL OLABİLECEK MİYİZ?
Bir ilin gelişmişlik düzeyini gösteren kavramlardan bir tanesi de o ilin nüfusudur. Nüfus birçok şeyi bir mıknatıs gibi kendine çekecektir. Çünkü nüfusun yoğun olduğu bir yerde tüketim vardır ve tüketim demek pazar demektir.
Nüfusun yoğun olduğu yere yatırım gelir. Nüfusun yoğun olduğu yerde yeni istihdam oluşur. Nüfusun artışı ile birlikte hastaneler gelişir ve büyür. Eğitim kurumlarının hem sayısı hem de kalitesi artar. Hizmet sektörü nüfusa paralel olarak artar ve gelişir.
Niğde maalesef göç alan değil göç veren bir durumdadır. Ve yıllık nüfus artışı da durağan bir durumdadır. Niğde; 2018 yılında 364.707, 2019 yılında 362.861, 2020 yılında 362.071, 2021 yılında ise 363.725 nüfus sayısına sahiptir. Maalesef bu dört yılda durağan ve sabit bir gösterge karşımıza çıkmaktadır. Yeni doğumlar ve ortalama yaş ömrünün uzaması da dikkate alındığında Niğde’nin her yıl göç verdiği aşikardır.
Peki, neden göç veriyoruz?
Marka şehir başlıklı yazımda da değindiğim üzere, bir insanın veya ailenin bir ilde yaşaması için şu soruya cevap vermesi gerekir. Bizde bu soruya cevap bulursak göç veren değil göç alan bir duruma gelebiliriz. Sihirli soru şu; “Bir insan Niğde’de neden yaşamak istesin?” işte bu soruya ne kadar cevap bulabilirsek, o denli sorunlara ve çözüm önerilerine yaklaşmış olacağız.
Bir insanın Niğde’de yaşamaya karar vermesi için Maslow’un ihtiyaç piramidine bakmamız gerekir. Bu piramit beş maddeden oluşmaktadır. Birincisi fizyolojik ihtiyaçlardır. Fizyolojik ihtiyaçların içerisine açlık, susuzluk, giyinme gibi kavramları koyabiliriz. Piramidin ikinci maddesi ise, güvenlik ihtiyacıdır. Güvenlik ihtiyacının içine iş, barınma, sağlık, ahlak, beden gibi kavramlarla insanın kendini güvende hissetme ihtiyacını koyabiliriz. Piramidin üçüncü maddesi ait olma ve sevgi ihtiyacıdır. Bu ihtiyacın içine de aile, arkadaşlık gibi kavramları koyabiliriz. Piramidin dördüncü maddesi saygınlık ihtiyacıdır. Saygınlık ihtiyacına kendine güven, itibar, başkaları tarafından takdir toplamak gibi kavramları yerleştirebiliriz. Piramidin son maddesi ise kendini tamamlama ihtiyacıdır. Kendini tamamlama ihtiyacının içine sanatla uğraşmak, erdemlilik, üretkenlik, eser ortaya koymak gibi değerleri sayabiliriz.
Şimdi Maslow’un ihtiyaç piramidine göre Niğde neden göç veriyor bunu tartışalım. Niğde’de özellikle genç kesim, evlenme arifesinde olan veya evlenmiş olan gençler piramidin birinci maddesindeki fizyolojik ihtiyaçları yani açlık ve giyinme ihtiyaçlarını karşılamak ve piramidin ikinci maddesi olan güvenlik, barınma ve kendini güvende hissetme ihtiyaçlarından dolayı göç etmek zorunda kalmaktadırlar.
İlimizde göç iki şekilde gerçekleşmektedir. Birincisi köy ve kasabadan şehre göç, ikincisi ise ilden ile göç. Köy ve kasabadan gerçekleşen göçleri irdelediğimizde tarım ve hayvancılıkla uğraşan aile işletmelerinde yetişen ve evlilik çağına gelmiş gençlerin ihtiyaç duydukları gelir, aile işletmelerinin elde ettiği kazançtan karşılanamamaktadır. Gelir pastasından pay azalınca ve geçinmeye yetmeyince genç maalesef vasıfsız olarak iş aramak için şehre gelmek zorunda kalmaktadır. Bu gençler, şehirdeki yatırım ve istihdam kıtlığından dolayı ya kayıt dışı gündelikli işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar ya da biraz şanslılarsa ve birileri ellerinden tutarsa sigortalı ve sabit gelirli bir iş bulabilmektedirler. İkinci göç şekli ise, ilden ile göçtür. Kırsal ve küçük bir şehir olan Niğde’de ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde iş bulunmayınca bu sefer büyük şehirlere göç başlamaktadır. Bu tabloda büyük resme baktığımızda kaybeden “Niğde” oluyor maalesef.
Hastalığa teşhisi koyduğumuza göre artık tedavi yöntemlerini araştırmaya sıra geldi. İşsizliği ancak bir tek şeyle bitirebiliriz. O da ÜRETİM! Üretimi arttırdığımızda istihdam sorunu kendiliğinden düzelecektir. İlk önce köy ve kasabalardan şehre ve başka illere göçü engelleyecek projeler geliştirmeliyiz. İkinci olarak da göç etmiş olan vatandaşları tekrardan köy ve kasabalarına göç edecek projeleri hayata geçirmeliyiz. Devlet tarafından finanse edilecek hibe, teşvik, destekleme ve faizsiz ve yıllara yaygın taksitlerle kredi imkanı tanınarak tarımdan hayvancılığa teknolojik yeni işletmeler kurmanın yolunu açmalıyız. İlimize gelmekte olan ve gelecek olan yatırımcıları gereksiz kırtasiye ve bürokratik engeller ile küstürüp kaçırmamalıyız. Her sanayi yatırımı demek en az yüz istihdam demektir. Çağımızın yükselen değeri gıda olacağına göre, bizler ilimizde en çok tarım ve hayvancılığın gelişmesine önem vermeliyiz. İlimize davet edilen ve Niğde’ye yerleşmek için karar sürecinde olan üniversite hocasından, doktora, öğretmenden, mühendise, yatırımcı ve girişimciden devlet memuruna, öğrenciden çiftçiye kadar Niğde’de ikamet eden vatandaşlara sosyal refahı yüksek, şehirde zaman geçirebilecekleri sinema, tiyatro, yeşil alan, AVM gibi olanakların yanında çocuklarının görecekleri eğitimlerin kaliteleri, sağlık kuruluşlarının sayısı ve kaliteleri konularında imkanlar sağladığımızda göç alan bir il olabileceğimize incancım şahsen tamdır.
Bütün mesele inanmak ve başarmayı hedeflemektir. İnanırsanız ve hedeflerinizi küçük çıkarlardan arındırır ve büyük tutarsanız, başarı kendiliğinden gelecektir.