Esnaf Batıyor…
Sadece Kayseri değil sıkıntılı, Türkiye genelinde de aynı sorun yaşanıyor. Yani yirmi bine yakın esnaf can çekişiyor. İşin kötüsü sahipsizler. Ne dernekler ne odalar, ne kooperatifler çözüm adına gerekli girişimlerde bulunmuyorlar. Ara sıra zumlama yapılarak polis müdürleri, savaş uzmanları, ahkâm kesen hocalar, maalesef esnafın karnını doyurmuyor..
Oysa Kayseri yardım severliği ve dayanışmanın örnek gösterildiği şehirdi. Komşusu aç iken uyuyamayan, siftah etmeyen dükkânının siftah etmesini sağlayan esnafların şehridir Kayseri. Ama bu şehrin esnafı şu anda yok olmak üzere. Bu şehrin sanatçısı, meslek erbabı kendi kaderine terkedilmiş durumda. Hiç mi çözüm üretilemez, hiç mi destek verilemez, hiç mi el uzatılıp formüller bulunamaz. Bunların yaşatabilmesi için bu kadar mı çaresiz kaldı bu şehir. Lokantalar, restoranlar, kafeler ve birçok meslek gruplarının hiç değilse yaşayabilmesi, kirasını ödeyebilmesi, çalışanlarına ücret verebilmesi için bu kadar mı çözüm üretilemez olundu. Kulaklar sağır, diller suskun, gözler körleşmiş hale dönüşüldü.
Ekonomi ve sanayisi ile zirve yapan bu şehrin esnafının can çekişmesine nasıl seyirci kalınır.
Kırmızı Kapımızda…
Türkiye’nin Covid-19 risk haritasında turuncu kategoride bulunan kentte çarşı ve AVM’lerdeki açılan fuarlar, Erciyes’teki mekânlardaki insan yoğunluğu dikkat çekiyor. Vali Şehmus Günaydın, Kayseri’deki vaka sayısının artmaması için gece gündüz yapılan kontrollere bizzat katılması rağmen kentin kırmızı listeye gireceğini söylemektedir.
Kurallara uyan yok. Kısıtlamaların önemli derecede kalktığı Kayseri de son dönemlerde çarşı ve meydanlardaki insan yoğunluğu dikkat çekiyor. Kısıtlamaların gevşetilmesin ardından vaka sayısının artışa geçtiği kentte uyarılara rağmen bazı vatandaşlar Covid-19 kurallarına riayet etmiyor. Kurallara uymak şart. Kayserililerin korona virüs kurallarına karşı rehavete kapıldığını bu devam etmesi halinde yasakların tekrar başlayacağını söyleyen Vali Günaydın, “Vatandaşlarımız tedbirleri elden bırakmazsak hiç bir şey olmaz. Bazı vatandaşlarımız maskelerini indiriyorlar. Maskemizi ağzımızı, burnumuzu kapatacak şekilde yüzümüze çekmemiz lazım. Bu şekilde kurallara uyarsak hiç bir şekilde vaka sayıları artmaz. Görüldüğü gibi insanlar çarşılarda, meydanlarda iç içe geçiyor. Sosyal mesafe yok. Kurallara uyarsak, dikkat edersek bu virüsün önüne geçeriz. Kurallara uymazsak yasaklara tekrar başlar.
Kadına Tanınan Hakları Geri Almak Olmadı.
Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesini kim istemez. Üstelik tüm dünyayı İstanbul’a davet ediyorsun. Adı İstanbul olan uluslararası bir sözleşme hazırlıyorsun. Üstüne de ilk imzayı atıyorsun. Sonrasında Anayasanın 00.Madde gereğince iç hukukun bir parçası yapıyorsun. Sonrasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kanun tasarısı olarak meclise havale ediyorsunuz. Bizzat Erdoğan tarafından bu sözleşmeyle ilgili olarak, uluslararası alanda kadına yönelik aile içi şiddet ile bağlayıcı olduğunu belirtilip Türkiye’nin bu yönde öncü olduğunu ilan ediyorsun. Bu kanunun çıkması için o dönemin aile ve sosyal politikalar bakanı Fatma Şahin in gece gündüz gayretleriyle, imza için 12 ülke ile temaslar kurarak imzalar attırıyorsun 2014 de kanunu yürürlüğe sokuyorsun. Ve böylece İstanbul sözleşmesini ilk uygulayan ülke olarak tarihi bir karar alıyorsun. Ama önceki gün bir gece yarısı kararname ile sözleşmeden çekiyorsun. Tamda kadınların acımasızca şiddete uğradığı dönemde. Kadınların gözünün yaşına bakılmadan öldüğü bir zamanda…