Demokrasiye Sürülen Kara Leke: 28 Şubat!
Türk demokrasi tarihini kara bir dönem olarak geçecek olan 28 Şubat dönemini Kayseri’de dibine kadar yaşayan işadamlarının başında Saffet Aslan geliyor.
O süreçte, ortak olduğu bir şirketten dolayı hiç haberi yokken bir sabah polis tarafından alınan Aslan’ın yaşadıkları bugün için bir daha yaşanmak istenmeyen bir demokrasi utancı belki ama o günlerde çektiklerini siz bir de Saffet Aslan a sorun.
Saffet Aslan ın o dönem üzerine gidenler öylesine işi abartmışlar ve Aslan’ın üstüne gitmişler ki, neredeyse batıracaklarmış. Daha doğrusu batırmak istemişler de ama Aslan’ın “o anlık” uygulaması ibreyi kendinden yana döndürüp siyasi çakalların maşalarına fırsat vermemiş.
Saffet Aslan o süreçte bir taraftan haksız yere tutuklanıp Ankara’da günlerce kalmasının yarattığı tahribatı tamirle uğraşırken bir taraftan da şer odaklarının “battı batıyor” çığırtkanlıklarıyla mücadele etmiş.
Ve sonuçta bakmış ki olmayacak tutmuş fabrikasının önüne büyük bir branda asmış.Üstüne de PEŞİN PARAYLA SUNTA ALINIR yazdırmış. O dönemde yani ekonominin bir gününün bir gününe uymadığı dönemde, peşin para sunta alıyorum demek her babayiğitin harcı değil. Yani kasanda çuvalla paran olacak ki, buna dayanabilesin.
Lakin Saffet Arslan’ın bu uygulaması işe yaramış ve 28 Şubat şer cephesinin sinsi planları hiçbir şekilde tutmamış ve Saffet Aslan’ın üzerine de şeriatçı yaftası asla yapışmamış.
Saffet Arslan ile 28 Şubat’ı konuştunuzda hemen kendisine bir durgunluk çöküyor ve gözleri uzaklara dalıp gidiyor. Belli ki, asla hatırlamak istemeyeceği o yılları hatırlamış olmanın hüznü çöküyor üzerine. Gerçi ne şeriatçı etiketini yapıştırabildiler ne de batırabildiler ama yine de insani yönünde belli bir iz bıraktılar, Aslan’ın.
İşte bu nedenle diyor ki Saffet Arslan, “ her ne olursa olsun, bin yıl da geçse ONLARA hakkımı helal etmiyorum, etmeyeceğim. O dönemde bir ara içimdeki yatırımcılık ve üretme şevkini dahi kırıyorlardı bunlar. Ama sonra önce vatan dedim ve bildiğim yoldan şaşmadım. Zira benim kim olduğun ne olduğumu herkes bile bile neyi düşünüyorum ben deyip silkelendim ve o hızla başladım işlerime nihayetinde bugünlere kadar da geldim. İnşallah daha da iyi olacak”
Bir işadamına kara çalmak gerçekten bu memlekete ihanetle eş değerdir. Zira o işadamı ki, bu ülke için çırpınan ve gerçek manada iki günü birbirine eşit olmayan ve muhakkak ki ikinci günde bu memleket için birşeyler yapmış olan Saffet Arslan her 28 Şubat tarihinde yine de o günlere dalıyor ve belki de içi biraz da olsa cızzz ediyordur. Öyle ya , allah korusun o dönemde üzerine yapıştırılmaya çalışılan iftiralara karşı kendisini savunamamış ve belgeleriyle herşeyi anlatamamış olsaydı ne olurdu ?
Ne olacak, önce Saffet Arslan’ın hayallerini ve üretimci ruhunu öldürürlerdi sonra da batırırlardı. Ve buna benzer başka projeleriyle birlikte bu ülkeye ciddi zarar verirlerdi. Ama olmadı. Önce Saffet Arslan dikildi onların karşısına HAYIR dedi ve iftiralara karşı durdu, gerçekleri suratlarına çarptı.
Sonra da zaten yıllar içinde o günün 28 ŞUBAT EFENDİLERİ bugünün rezilleri olarak halkın zihninde ve Türk siyasi ve demokrasi tarihinde yerlerini aldılar.
Kayseri’de her 28 Şubatta belki çok kişinin söyleyeceği çok şey vardır ama eminim ki söylemek isterse Saffet Arslan’ın söyleyeceği çok daha şeyler vardır.
Allah bir daha öyle günler yaşatmasın.